23.12.2014

öğle arasında | Beyoğlu Tatları Derlemesi

İşyeri ya da okulu Beyoğlu civarında olan, yeni restoranlar keşfetmeyi seven, lezzetli ve uygun fiyatlı yemek alternatifleri arayan, zamanı kısıtlı sevgili çalışanlar ve öğrenciler...

Bu yayında, öğle aramızdaki 1 saatlik süre içinde Taksim Meydanı civarları ve Cihangir semti kesişiminde yer alan, menülerinden farklı seçenekleri tatma fırsatı bulduğumuz, ortamı samimi, yemekleri lezzetli ve sunumları hoş mekanları paylaşıyorum. Restoranların tanıtımını alfabetik sıralamaya göre düzenlemeyi tercih ettim.

→ III. Mevki
III. Mevki
Tavsiye ile tanışma fırsatı bulduğum küçük, şirin ve lezzetli yemekleri olan, genelde öğrencilerin tercih ettiği lokanta. Günlük olarak hazırlanan menüden seçtiğiniz yemekleri, menünün yanındaki kağıda yazıp monşarj asansörüne koyuyorsunuz. Alt katta bulunan mutfaktaki çalışanlar siparişi bu şekilde alıp yine aynı asansör ile yukarı gönderiyorlar. Masa kurulumu ve toplaması size ait. Yemekleri başarılı. Hem hızlı; hem de lezzetli tatlar arayanlar için birebir.

→ Bunk
Bunk
Tesadüfi bir şekilde keşfettiğimiz mekanın, iç mimarisi dolayısıyla ambiyansı çok keyifli. Yemekleri kahvaltılıklardan, burgerlere kadar çeşitli seçenekler içeriyor ve farklı kahve alternatifleri de servis etmekteler. Yakın civarda konaklayan yabancı turistlerin çokça tercih ettiği bir cafe. (Beyaz Zambak sahibi işletme)

→ Cafe Français

Cafe Français
İstiklal Caddesi’nin girişinde konumlanan mekan, dışarıdaki kalabalık güruhun aksine, Fransız toprakları üzerinde rahat ve güvende yemek yiyebileceğiniz ferah bir bahçe içinde. Konsolosluk girişinden mekana ulaşıldığından, kapıda detaylı iç-dış kontrolden geçilmekte. Öğle menüsü de servis ettiklerinden makul fiyatlarla, güzel zaman geçirebileceğiniz sakin bir köşe.

→ Cook Point Boutique
Cook Point Boutique
Kahvaltılıklar, ev yapımı mantı, köfte-patates tarzında yemek çeşitleri sunan mekanın kahvaltı tabakları, omletler ile kombinlenince gayet doyurucu. Çalışanları sempatik. İş ortamının getirdiği aceleciliği, burada unutabilirsiniz. Her şey bir anda yavaşlıyor; ama bu sizi kesinlikle rahatsız etmiyor. Slow food hissiyatı galiba bu =)

→ Datlı Maya
Datlı Maya
Taş fırını ile kocaman bir yıldızı hak eden mekan. Lahmacun + ayran ikilisinden sipariş etmeyi tercih ettik. Ayranları küçük ve şirin kavanozlarda geliyor; ki kavanozlar zaten özel ilgi alanım. O yüzden bir yıldız da buna veriyorum. Tatlıları iştah açıcı gözüküyordu; ancak deneme fırsatı bulamadık. Uzun uzadıya oturulabilecek bir mekan da değil aslında. İçerisi küçük; ancak gayet keyifli.

→ Erra Goppa
Erra Goppa
“Bu öğlen nerede yiyeceğiz?” sorularının yanıtı genelde burası oluyor. Hem lokasyonu; hem de günlük sebze ihtiyacımızı karşılayabilecek yemekleri ile her seferinde doymuş ve memnun olarak ayrıldığımız bir restoran. Çeşitli ve değişen yemek seçenekleri ile hızlı servis sonunda, alışverişe de çoğu kez zaman kalıyor olması ayrıca tercih sebebimiz. =)

→ Klemuri
Klemuri
Rize Lazcası’nda kazanların asıldığı kancaya verilen isimmiş. Etimolojisinin Yunanca asmak fiiline kadar uzanmış olabileceği belirtilmiş menülerinde. Her tür mutfaktan tatlar bulabileceğiniz, ağırlıklı Karadeniz mutfağı seçmeleri ile oluşturulan, hızlı servis edildiği için genelde öğle menülerinden yemeği tercih ettiğimiz lokanta. 

→ Mücver
Mücver
Burayı uzun uzadıya anlatmaya gerek olduğunu düşünmüyorum. Ambiyansı, temizliği, çalışanların samimiyeti, yemeklerin lezzeti son derece başarılı. Aile işletmesi olduğu için de her şeye ayrıca özen gösterildiği çok belli. 10 üzerinden 10 veriyorum =) (Beyaz Zambak sahibi işletme)

→ Parsifal
Parsifal
Vejetaryen ve vegan mutfak arayışındakilerin tercih ettikleri öncelikli mekanlardan. Mekanın ismi Wagner'in üç perdelik operası ve masal kahramanı Çizmeli Kedi'den esinlenerek oluşturulmuş. Ayrıca işletmenin sahiplerinin hayvan ve hayvan hakları ile ilgili düşünce ve çalışmalarına yönelik de bir göndermeymiş. Mekanda sebze kombinleri ile yapılabilecek envaitürlü seçenek mevcut ve öğle menüleri de servis edilmekte. Sebze yiyerek de masadan doymuş şekilde kalkabileceğiniz yegane restoranlardan.

→ Rafineri
Rafineri
Cihangir’in merkezinde konumlanmış, yazları serin – kışları sıcak ambiyansı ve ev rahatlığındaki ortamı ile öğle aralarında tercih ettiğimiz mekanlardan. Hafif ve doyurucu öğle yemeği menüleri günlük olarak değişiyor ve fiyatları semtteki diğer alternatiflerine nazaran çok daha hesaplı. Girişteki tezgah üzerine koyulmuş dergi, katalog, broşür vb. basılı medya yayınlarını da masanıza yerleşmeden önce toparlamanızı öneririm. Bu şekilde şehirdeki aktiviteleri takip ederken; yemeğin servisi sırasında geçen zamanı da keyifli bir şekilde değerlendirmiş olabilirsiniz. (Beyaz Zambak sahibi işletme)

→ Savoy Balık
Savoy Balık
Burası bildiğimiz Savoy Balık. 1. Sınıf Lokanta şeklinde tabelaları da mevcut girişte. Farkı, öğle arasında sunmuş oldukları, balık çorbası + günlük balık çeşidi + salata menüleri ile fosfor ihtiyacımızı karşılamaya yönelik çalışmaları. Limon da tüle sarılı geliyor ya, çok sempatik. 1. sınıf lokantayı da övmeye gerek yok. Deneyiniz, memnun kalacaksınız. =) (Beyaz Zambak sahibi işletme)

→ Zade
Zade
Zade'yi okuldaki Erasmus arkadaşlarımdan da duymuştum. Menüsünde kahvaltılıklar, makarnalar, et ürünleri gibi çeşitli seçenekler mevcut. Öğle menülerindeki sunumları, Beşiktaş'taki Barbaros Caddesi üzerinde bulunan Tıkıntı'yı hatırlattı. Ana yemek ve yan ürünlerin hepsi aynı tabakta servis ediliyor. Çalışanları güler yüzlü ve sempatik; ancak iç mekanı çok ferah olmadığı için dışarıda oturmayı tercih edebilirsiniz. (Beyaz Zambak sahibi işletme)

→ Zencefil
Zencefil
Restorana öncelikle mimari kaygılar ile yaklaşacağım. Bahçeye açılan kısım, kesinlikle kışın oturmak için tasarlanmış; çünkü cam çatı kapaması ile yazın içeride inanılmaz bir sera etkisi oluşuyor ve sıcak bir güne denk geldiyseniz, dışarıda oturmayı tercih edebilirsiniz. Kesme blok taş duvar ve tonozlar mekana estetik katan ayrıca unsurlar. 
Buraya ilk defa geliyorsanız tadılması gereken ilk seçenek bence sebzeli lazanya. Gerçekten çok başarılı. İkinci seçenek de çorba + karışık salata menüsü. Çorbaların yanında gelen bir dilim peynir de ayrı bir mutluluk kaynağı. Hesap ödeme zamanı servis edilen şekerleme kaplı kişniş ve kakule ile de son noktayı koyup, güler yüzle ayrıldığımız mekan. (Beyaz Zambak sahibi işletme)

→ Beyaz Zambak projesine ilişkin Beyoğlu Belediyesi'nin bilgilendirme bağlantısı için buraya tıklayabilirsiniz.

→ Başlığın altında bulunan ve restoranların
 lokasyonlarını gösteren haritanın bağlantısı için buraya tıklayabilirsiniz.

17.09.2014

[Evde] Dekoratif Sabun Yapımı


Geçtiğimiz aylarda tatlişko kuzenim Didi ile Pangaltı'daki Gutava Atölye'de dekoratif sabun yapım kursuna katıldık. 
3'er kişilik gruplarda, herkes en az 10 adet dekoratif sabun yapacak şekilde, sergileme ünitesindeki silikondan kalıplarımızı seçtik ve heyecanla çalışma tezgahının etrafına dizildik. Bu yayında, o atölye sırasında almış olduğum notları, internetten derlemiş olduğum bilgi ve görsellerle birlikte paylaşmaktayım.


Sabunun tarihçesi ile ilgili detaylı bilgi aktarımına bulaşmadan, evde dekoratif sabun yapımına genel bir bakış olarak, gerekli içeriği şahsımca önem sırasına göre aşağıya sıraladım. Özet bilgi takibinde, sabun yapılışı ile ilgili detayları inceleyebilirsiniz.


→ Sabun Bazı: Sodyum hidroksit (kostik soda), saf su ve yağ karışımı. Piyasada, eritmeye hazır halde şeffaf ya da opak seçenekleri bulunmakta.

Şeffaf ve Opak Sabun Bazı

→ Kalıp: Evde yapılan sabunun kolay çıkarılabilmesi için silikondan imal edilmesi önerilen, zevkinize göre çeşit çeşit kalıplar.

Çeşitli Şekillerde Silikon ve Ahşap Malzemeden Kalıplar

→ Esans: Tercihe göre seçebileceğiniz envaitürlü kokular. 

Çeşitli Kokulu Doğal Esanslar

→ Boya: Toz, sıvı ve neon olmak üzere üçe ayrılmaktalar. Dip not olarak; toz boyalar kendinden sedefli parıltılar içermektedir.

Sırasıyla Toz, Sıvı ve Neon Boyalar

→ Yardımcı Malzemeler: Çeşitli ölçülerde becherglas, damlalık, bıçak, eldiven, gözlük (biraz abartılmış gözükebilir; ancak tedbiri elden bırakmamakta fayda var) ve tabii ki eritme işlemleri için mikrodalga fırın.
Evde Sabun Yapımı için Gerekli Yardımcı Malzemeler

→ Yapılışı:

Gliserin esaslı sabun bazı, küçük parçalar halinde becherglas içine doğranır. Bu şekilde baz daha kolay eriyecektir. Sabun bazı ile doldurulmuş becherglas mikrodalga fırında orta sıcaklıkta ve 2 dakika boyunca ısıtılır. Eğer baz, uzun süreli ısıya maruz kalırsa köpürebilir. Arada bir kontrol etmekte yarar var. Mikrodalga fırın yoksa, 15 dakikalık benmari usulü ısıtma yöntemi ile de sabun bazını eritebilirsiniz.

Eritme sonrasında boya işlemi başlamaktadır. Kullanılacak miktar, istenen renk yoğunluğu seviyesine göre ayarlanabilir. Yoğunluğunu düzenlemek için boyayı, sıvıya azar azar yedirmek etkili olacaktır. Bu işlemden hemen sonra, eriyik durumdaki renklendirilmiş sabun bazına bir miktar su ilave edilir. Bu süreçte suyu fazla koyarsanız, sabun ileride terleme yapıp içeriğindeki fazla suyu dışarı atacaktır. 40 ml erimiş çözeltiye, 1 tatlı kaşığı su konulacak şekilde işleme devam edebilirsiniz.

Boya ve su katımı sonrası esans ilavesine geçilir. Aşağı yukarı ölçü vermek gerekirse; 10 ml çözeltiye, 1 damla esans koymak yeterli olacaktır. Boya ve esans kullanımı konusunda önemli bir detay da toz boya kullanacaksanız, alkol içerikli olmayan yağ bazlı esans ile toz boyayı çözmeniz gerektiğidir. Esans eklenmiş bir sabunun ortalama koku salma süresi 3 ay kadardır. Eğer bu sürenin uzamasını isterseniz; sabunu, şeffaf film ya da kapalı bir kap içinde saklayabilir ve bu şekilde kokunun daha uzun süre korunmasını sağlayabilirsiniz.

Esans da eklendikten sonra karışım, kalıplara dökülmeye hazırdır. Karışım, kalıba tek bir noktadan, sabit bir şekilde, yavaş ve dikkatlice dökülür. Kalıba dökülmüş karışım üzerinde küçük hava kabarcıkları oluşabilir. Bu hava kabarcıklarını alkol içerikli bir sıvı ile giderebilirsiniz. Örneğin kolonya bu işlem için idealdir. Kolonya, sprey ağızlıklı bir kap içinden doğruca kabarcıkların üzerine püskürtülür. Kullanılan miktarın çok az olmasından dolayı, karışımın da kendi ısısı ile alkol uçacak ve hava kabarcıkları da giderilecektir.

Sabunun kuruması, kalıbın hacmine ve sabun bazının şeffaf ya da opak olmasına göre farklılık göstermektedir. Örneğin yukarıdaki kalıp görsellerinde bulunan kıvrık tüylü koç, opak sabun bazı kullanılması durumunda 45 dakika; şeffaf sabun bazı kullanılması durumunda 60 dakika içinde soğumaktadır. Soğutma işlemini hızlandırmak isterseniz, karışımı kalıba boşalttıktan bir süre sonra (çatlamaları önlemek için) buzdolabına  da koyabilirsiniz.

Evde sabun yapım prosesi özet olarak bu şekilde; ancak işin dekoratif kısmı için, kalıba döküm işlemi geliştirilerek, süslenebilir. Farklı renklerdeki karışımları, farklı zamanlarda kalıba dikkatlice dökerek, aynı sabun içinde birçok rengi bir arada kullanabilirsiniz. Kalıp içine, örneğin peeling fonksiyonlu bir sabun için lavanta, mavi haşhaş tohumu, çörek otu, doğal sünger lifleri vb. agregatlar koyabilirsiniz. Ya da örneğin şeffaf sabun bazı kullanacaksanız, görsel estetik için kalıp içine deniz kabukları, küçük oyuncaklar, boncuklar, sim vb. materyaller ekleyebilirsiniz. 

İşte bunlar da o gün ortaya çıkardıklarımız...
[Göz'de] Atölyede Sabun Yapımında

14.08.2014

Constantine P. Pappa | Bir İstanbul Mimarı...

Constantine P. Pappa (1868-1931) 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yoğunlaşan İstanbul konut mimarisinin modernleşmesinde önemli katkıları bulunan mimar.

İstanbul’da, özellikle de 1800’lü yılların sonlarından başlayarak pek çok önemli mimari eser inşaa edilmiştir. Bu yapıların en aradan sıyrılan mimarları şüphesiz içinde İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin de bulunduğu birçok eser tasarlamış Mimar Alexandre Vallaury ve Çırağan Sarayı gibi, İstanbul silüetine etkisi yadsınamaz eserlerin mimarı Sarkis Balyan olarak kabul edilebilir. 

İstanbul Arkeoloji Müzesi (solda), Çırağan Sarayı (sağda)
Yayında, konut mimarisi özelindeki çalışmalarını büyük bir hayranlık ile incelemekten zevk aldığım;  ancak literatürde ismine çok rastlanmayan Mimar Pappa ve günümüzde görülebilecek birkaç eseri üzerine değinmeyi tercih ettim. 
Pappa’nın, Osmanlı döneminde yaşamış bir Rum-Ortodoks olarak Moda’da ikamet etmiş olduğu bilinmektedir. Günümüzde de halen görülebilecek eserleri yoğunlukla İstanbul’un Moda, Elmadağ ve Çukurcuma semtlerinde bulunur.

Arif Paşa Köşkü, Moda
Pappa’nın tarihi bilinen ilk binası olan Moda’daki Arif Paşa Köşkü’nün inşaatı 1898 yılında başlamış ve 1903 yılında tamamlanmıştır. Yapı, meşhur Dondurmacı Ali Usta'nın tam karşısında, ağaçlar ve yüksek yığma taş duvarlar ile gizlenmiş şekilde merak uyandırmaktadır. Köşkün orijinal girişinin, tramvay yolu yapımı dolayısıyla kapatılmış olmasından ötürü servis kapısı, ana giriş kapısı olarak kullanılmaktadır.

Bodrum, zemin ve üzerindeki üç kat ile çatı katından oluşan köşkün cephesi, neo-klasizminin etkisindedir. Monumental ölçeği ile kendini gösteren yapının iç mekan dağılımı, birden çok ailenin apartman kültürüne uyumlu olarak birbirinden bağımsız dairelerde yaşayabileceği şekilde tasarlanmıştır. Moda’daki Arif Paşa Köşkü, geleneksel konak modeli ile aile apartmanı arasında tanımlanabilecek konut tipinin özgün bir örneğidir.
Arif Paşa Köşkü / Moda; Nostaljik Fotoğraflar
Arif Paşa Köşkü / Moda; Güncel Fotoğraflar

Sarıcazade Abdullah Osman Bey Apartmanı, Elmadağ
Sarıcazade Arif Paşa’nın 1902 tarihinde Elmadağ’da yaptırdığı, bugünkü adı ile Sarıcazade Abdullah Osman Bey Apartmanı olan Arif Paşa Apartmanı, Pappa’nın bilinen diğer bir binası ve aynı zamanda en büyük ölçekli yapısıdır.

Üç bloktan oluşan bina, dört girişe sahiptir. Kolların sokağa bakan cephelerinde birer adet ve avluya simetrik olarak yerleştirilmiş iki adet bina girişi mevcuttur. Yapı 7 katlıdır ve toplamda 32 daire bulunmaktadır. İç avlunun köşelerinde yine simetrik olarak yerleştirilmiş spiral merdivenler tasarlanmıştır. Binanın duvarlarında yığma kagir; taşıyıcı sisteminde de dökme demir konstrüksiyonlar kullanılmıştır. Bina, fonksiyonundan dolayı, dökme demir malzeme kullanılarak inşaa edilen ilk konut özelliğinde olması ile de özgün bir değere sahiptir.

Elmadağ Caddesi’ne bakan avlulu cephe geniş pencereler, fransız balkonlar ve belirgin tasarımı ile en prestijli cephedir. Turna Sokak'a bakan doğu cephe, binaların kat adetleri ve sokağın genişliği ile orantılı olmamasından ötürü rahatlıkla incelenememektedir. Batı yönündeki Ölçek Sokak cephesi ile kuzeye bakan arka cephede, diğer yüzeylerden farklı olarak ahşap kaplama bulunmaktadır.
Sarıcazade Abdullah Osman Bey Apartmanı / Elmadağ; Taksim Yönünden Binaya Bakış
Nostaljik Fotoğraf


Sarıcazade Abdullah Osman Bey Apartmanı / Elmadağ; Taksim Yönünden Binaya Bakış
Güncel Fotoğraflar

Sarıcazade Abdullah Osman Bey Apartmanı / Elmadağ; Sırasıyla Batı, Kuzey ve Doğu Cepheleri
Güncel Fotoğraflar
Sarıcazade Abdullah Osman Bey Apartmanı / Elmadağ; İç Avludan Binaya Bakış
Güncel Fotoğraflar

Arif Paşa Apartmanı, Moda
1903-1906 yılları arasındaki dönemde inşaa edildiği düşünülen Pappa’ya ait başka bir yapı da Arif Paşa Köşkü ile aynı adı taşıyan, Arif Paşa Apartmanı’dır. Bina, Kadıköy'deki Ruşen Ağa Sokak ile Ağa Sokak’ın birleştiği köşede bulunmaktadır. Zemin katındaki dükkanlardan birinde, binanın mimarı ile aynı adı taşıyan Pappa Cafe de hizmet vermektedir. 

Yapı; zemin, üzerinde dört kat ve çatı katından oluşmaktadır. Her katta üç dairenin yer aldığı bitişik nizam prensibinde tasarlanmıştır. Binayı farklı kılan hareket, giriş holüne açılan ve üzeri metal konstrüksiyonlu camla örtülü galeri boşluğudur. Sokak ile daireler arasında ara bölge gibi tasarlanan mahal, hava ve ışık sorununa da çözüm üretebilmektedir. Cephesinde simetrik dağılım hakimdir ve herhangi bir akıma dahil edilebilecek yeterlilikte bezeme (ornament) bulunmamaktadır. 


Arif Paşa Apartmanı / Moda; Güncel Fotoğraflar

Faik Paşa Sokak No.9, Çukurcuma
Pappa’nın değinmek istediğim son binası da Çukurcuma Faik Paşa Yokuşu üzerinde bulunan 9 numaralı Art Nouveau cepheli apartmandır. Diğer belirtilen yapılardan farklı olarak, binanın cephesinde mimarının Pappa olduğunu gösteren yazı kazılıdır. 

Zemin, bodrum ve üzerinde dört kattan oluşmakta olan binanın özgün yapısından farklı olarak sonradan eklenmiş bir adet çıkma kat bulunmaktadır. Binanın cephesinde yer yer floral motifler, söveler, rustik taşlar, madalyonlar ile pencere ve kapı pervazlarında Art Nouveau süslemeler kullanılmıştır.
Faik Paşa Sokak No.9 / Çukurcuma, Güncel Fotoğraflar

17.07.2014

Mackintosh | Floral ve Lineer Etkiler

Charles Rennie Mackintosh (1868–1928) Art Nouveau (Yeni Sanat) akımının Birleşik Krallık’taki en büyük temsilcisi; İskoçyalı post-empresiyonist mimar, tasarımcı ve ressam.

Endüstriyelleşme ve seri imalatın gelişmekte olduğu 1900’lü yıllarda, yaşadığı şehir Glasgow’da, Uzak Doğu ile olan bağlantılar artmış; özellikle Japon kültürü daha erişilebilir hale gelmiştir. Mackintosh, birçok eserinde İskoç geleneklerini Art Nouveau stili ve çok etkilendiği Japon minimalizminin sadeliği ile harmanlamıştır. Bununla beraber, Endüstri Devrimi ve yükselen modernizm fikirleri de tasarımlarında önemli rol oynamıştır.

Karmaşa ve detaylar yerine; basit ve doğal materyaller... Bezeme ile süs yerine; doku, ışık ve gölge...

Yenilikçi modernizmi, romantik ruhiyat ile birleştiren Mackintosh, kısa kariyeri içinde özel konutlar, ticari binalar, kiliseler, mobilyalar ve dokuma kumaşlar tasarlamış; iç mekan renovasyonları yapmıştır.

Shabby Chic stilinin gül motifleri ve botanikten etkilenen bir karakter olarak, bu yayında Mackintosh’un içinde çiçek ve lineer hatlar barındıran tasarımları ve mobilyalarına ilişkin çalışmalarından örnekler paylaşıyorum.

Rose and Teardrop
Red Chrysanthemum
Roses on a Checkered Ground
Tulip and Lattice
The White Cockade
Anemones
Spring
Full Moon in September
Stylised Crysanthemums
Roses
Fritillaria
House for an Art Lover; Dining Room Panel No. 13
Hill House Chairs -  Argyle Chairs -  Willow Chairs
Washstand
Black Side Board
Clock
House for an Art Lover; Reception and Music Room
House for an Art Lover; Dining Room
House for an Art Lover; Bedroom
Mackintosh'un doğum günü sene-i devriyesi için hazırlanmış Google Doodle
İşte burada da C. R. Mackintosh

Mackintosh'un mimari eserlerini merak edenler buraya tıklayabilir.