10.04.2023

Flora Yürüyüşü ⎸ Müze Gazhane'de bir kent içi kültür etkinliği olarak peyzaj turu

Müze Gazhane Meydanı

8 Nisan Cumartesi günü Müze Gazhane'de Radar İstanbul uygulaması üzerinden kayıt olunan çok keyifli bir "çevrimizi tanıyalım" yürüyüşüne katıldım. Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi'nden bir bahçe ziraati teknikerinin yönlendirmesi ile yaklaşık 1,5 saat süren bu açık hava etkinliğinde, Gazhane'nin dış mekanında bulunan çeşitli bitkiler hakkında bilgi sahibi olduk. Bitkilerin isimleri, özellikleri ve fitorerapi bağlamında nelere iyi geldikleri üzerine etraflıca bir paylaşım oldu. Bu butik "agroturizm" tadındaki yürüyüş sırasında aldığım notları kendi araştırmalarımla zenginleştirerek aşağıda derledim. Aşağıdaki görseller çeşitli sitelerden alınmadır; en son üç kolajı da Canva'da oluşturdum.

Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi - Osmanlı dönemi hekimi olan Merkez Efendi'ye kadar uzanan geleneksel tedavi yöntemlerinden günümüze, şifalı otlar hakkında geniş bilgi ve ürün yelpazesine sahip bir bahçeymiş. Haziran başı gibi festivalleri oluyormuş. İnternet sayfası için burayı tıklayabilirsiniz. Daha geniş kapsamlı bir bahçe olarak da Anadolu Yakası'nda bulunan Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi'ni ziyaret etmemiz önerildi. 

Gezi, İngiltere'de bulunan Kew Gardens'ın 2016 yılında yapmış olduğu bir araştırmanın sayısal bilgilerini paylaşarak başladı. Buna göre; dünyamızda şimdiye kadar 396bin tür bitki tespit edilmiş ve 1 milyonun üzerinde de bitki olduğu varsayılıyormuş. Avrupa Kıtası genelinde yaklaşık 12bin tür bitki bulunmakta ve ülkemizde ise 11.700 çeşit bitki türü olduğu bilinmekteymiş. Bunların 3.700'ü endemik bitkiler olarak yoğunlukla Akdeniz Bölgesi'nde yetişmekteymiş. Ülkemizde yapılan bir araştırmada etnobotanik kapsamında, aynı bitki türlerine farklı yörelerde pek çok farklı isim verilmekteymiş. Örneğin şu anda mevsimi olması sebebiyle süs çiçeği olarak sıklıkla karşılaştığımız ve gezinin ilk bitkisi siklamen (cyclamen) bir ormanaltı bitkisi olarak kireçli, asitli ve nemli toprak sevmekteymiş. Anadolu'nun değişik yerlerinde bu bitkiye tavşan kulağı, domuz ekmeği, domuz elması da denirmiş. (Bu paragraftan itibaren -miş'li geçmiş zaman çekimini azaltarak devam ediyorum. Yoksa okurken çok yorucu olabiliyor.)
Siklamenlerin çevrelediği Doğu Çınarı (platanus orientalist) da kafenin karşısına konumlandırılmıştı. Yaprak döken bir ağaç olan Doğu Çınarı top top, pütürük çıkıntılı tohumlara sahip ve 30 m'yi geçen boylara erişebilmekte. Bu vesile ile Anıt Ağaç terminolojisini de öğrenmiş olduk. En az 100 yaşında, manevi değeri olan ağaçlar bu kategoriye girmekte. Yaklaşık 500 yıllık olduğu bilinen Gülhane Parkı'nda pek çok anıt ağaç bulunmakta. 
Kafenin dış mekanını çevreleyen alanlarda bölücü olarak kullanılan bir diğer peyzaj bitkisi de Alev Ağacı (photinia glabra) (çalısı). 4-5 m boyuna erişebilen, ilkbaharda yaprakları kırmızı olan, beyaz renkli salkım şeklinde çiçekli bir bitki. 
Altuni Bambu (bambusa aurea) buğdaygillerden, sulak alanlarda peyzaj amaçlı kullanılan bir bitki. Havadaki nemi bünyesine çekmekte. Çap genişliği 80 cm'e çıkan ve 40 m'ye kadar uzayabilen boyu ile sabır bitkisi olarak da adlandırılmakta. Bu manevi yönü ile zen budizminde de sıklıkla karşılaşılmaktadır. Tekstil, ıslak hacim ve açık alan mobilyaları gibi kullanım yerleri bulunmaktadır. Güzel örneklerine İstanbul'da Beylerbeyi Sarayı bahçesinde rastlanabilir.
Huş Ağacı (betula alba) yaprakları idrar sökücü olarak tüketilmekte, gövdesinden de mobilya yapımında faydalanılmaktadır. Genellikle İskandinav stili olarak bilinen nordik tasarımlarda karşılaştığımız sürdürülebilirlik destekli açık renkli ahşabın elde edildiği ağaç türüdür. Bitkinin latince isminde bulunan alba da beyaz, parlak demek. (Şu anda fark ediyorum ki Prof. Albus Dumbledore da demek ki beyaz, parlak kökünden gelen bir isim seçimi)
Biberiye (rosmarinus officinalis) tıpta kullanımı ispatlı bir bitki türü. Latince officinalis uzantılı bitki isimleri tıpta ve yemeklerde kullanılan şifalı bitkilere verilen isim. Bir dipnot olarak da örneğin arvensistarlada yetişmekte olan kültür bitkilerinin latince uzantılı ismi. Etnobotanik kapsamda bir diğer ismi de kuşdili. Yaklaşık 1 m boyu olan, 15 yıl yaşayabilen bir bitki. Antik Yunan döneminde zeytin dalı, defne dalı benzeri, biberiye dallarından da taçlar yapılmaktaymış. Bunun sebebi; biberiyenin konsantrasyon sağlayıcı, baş ağrısı giderici, saç çıkarıcı özelliklerinin bulunması olarak gösterilmektedir.
Zeytin Ağacı (olea europaea) sembolik yönü kuvvetli olan çok değerli ve kadim bir ağaç türü. Bilinen en yaşlı zeytin ağacı 3300 yaşında ve Portekiz'dedir. Zeytin ağacı yaklaşık 6000 yıl önce ıslah edilmiştir. Yağ çıkarma işlemlerinin ise 4000 yıl önceye uzandığı biliniyor. Dünyadaki zeytinyağı üretiminin %95'i Akdeniz'e kıyısı olan ülkelerde üretilmekte. Ülkemizde de güneyde yetişen zeytinlerden yağ elde edilmekte; kuzeye doğru çıkıldıkça sofralık zeytin üretimi yapılmaktadır. 
Lavanta (lavandula) esansiyel yağ, parfüm ve gıda gibi pek çok sektörde kullanılmakta olan şifalı bir bitki. Yağı, direkt cilt ile temas ettirilebilmektedir. Yanık tedavilerinde kullanılmakta ve cilt yenileyici özelliğe sahiptir. Uykusuzluğa iyi gelen, dinginleştirici bir etkisi vardır. Böcek, güve, haşerat uzaklaştırıcı yapısı sebebiyle naftalin yerine dolap içlerinde kullanımı tavsiye edilmekte. Hasat edilip kurutularak kullanılmakta. Aynı zamanda çay olarak da tüketilebilir. Daha az değerli çeşitleri de üretilmekte. Bu ürünler ise ağırlıklı olarak temizlik sanayide tercih edilmektedir.
Yasemin (jasminum), lavanta gibi sıklıkla hasadı yapılan bir bitki olmadığından değeri çok yüksektir. 6 milyon yasemin çiçeğinden 1 lt yasemin özü elde edilir. Parfüm bitkisidir. Çiçeğinin aromatik yönü dolayısıyla çaylarda kullanılır. Sarınan bir bitki olduğundan duvar diplerine dikilebilir. Bu vesile ile sıklıkla karıştırılan bir terminolojiye de değinmek istiyorum. Ekme ve dikme. Ekme işi tohumla, dikme işi ise fidanla yapılır (toprağa konulan bitkinin dik kalmasından da akılda kalabilir). Maneviyat perspektifinden baktığımızda da ekme işi sabırla ve dolayısıyla süreçle ilgiliyken; dikme işi mevcut bir fidanın dikimi sonrası çiçeğinin/meyvesinin toplanmasıyla ilgili oluşuyla sonuçla ilişkilidir. 
Gül (rosaceae), en çok farklı tür içeren bitkiler arasındadır. Gazhane'deki tür Meyland gülü (Rosa Meilland). Dalında birden çok çiçek veren bu gül, Hollanda'da ıslah edilmiş. Kokusu yoğun değildir. Güneşe, soğuğa, hastalığa karşı dayanıklıdır. Türkiye'deki örneklerine sıklıkla parklar ve yol refüjlerindeki yeşil alanlarda rastlanır. Ülkemizde gül yetiştiriciliği denince, dünyanın gül yağı üretiminin %65'ini karşılayan Isparta önde gelir. Buradan elde edilen yağlar parfüm endüstrisi için Fransa'ya ihraç edilmektedir. Mayıs ayı gibi hasat yapılır ve 3,5 milyon çiçekten 1 lt öz elde edilir. Gül, kozmetik ve ilaç sanayilerinde sıklıkla kullanılır. 
Itır (pelargonium graveolens) fazla bakım gerektirmeyen, kışın yapraklarını döken ve yaprakları limonsu kokulu yenilebilir bir bitkidir. Sardunyagiller familyasındadır. Yaprakları elle hafifçe sıkıldığında, içeriğindeki geraniol (gülsü) ve citranol (limonsu) bileşen sayesinde gülsü-limonsu bir koku yayar. Parfüm bitkisidir. Sıklıkla Osmanlı sarayındaki haremlerde kullanıldığı bilinmektedir. Itır yağı, konsantrasyonu toparlamaya yardımcı olur. Halk arasında fakir gülü de denir. İngilizce'de de true rose kullanımına rastladım.
Melisa (melissa officinalis) limon otu, oğulotu da denir. Orta Avrupa, Akdeniz bölgelerinde yetişen nanegiller familyasından bir bitkidir. Tıpta kullanılan bir ottur. Yaprakları hafif limonsu koku verir. Çalı formundadır, 3 m'ye kadar boyu uzayabilir. Çuha bitkisine benzeyen, tüylü kalp şeklinde yaprakları vardır. Sedatif etkisi fazladır. Çay olarak tüketildiği zaman rahatlatır. Sinir ve sindirim sistemi üzerinde faydası olduğu bilinir. Tam bu noktada, eğitmenimiz İbn-i Sina'nın el-Kanun fi't-Tıb adlı eserini önerdi. İçerisinde dünya tıp tarihi ve şifalı bitkilerin kullanımı konusunda önemli bilgilere ulaşılabilir. Kitabın isminin üzerine tıklarsanız 6 ciltlik bu esere ücretsiz erişebilirsiniz. 
Altın çilek (physalis peruviana) tatlı ve ekşi tada sahip bu bitkinin meyvesi C vitamini yönünden çok faydalıdır. Bir ara ülkemizde de popüler bir meyve olarak tüketilmişti. Patlıcangiller familyasındadır. Geçen sene Mayıs-Eylül ayları arasında Kadıköy Belediyesi'nin bostan çekilişinde 28 numaralı 1,5x3m'lik kasada bitki ekimi yaptığım için yapraklarından patlıcangillerden olduğunu anladım. Meyvesi istenen turuncu rengine ulaşmadan yenmesi durumunda mide kramplarına sebep olmaktaymış. Müze Gazhane gibi kamusal bir alanda herhangi bir uyarı konulmadan kullanılması sorun teşkil edebilir mi diye bir şüpheye düştük katılımcılar olarak. 
Civanperçemi (achillea millefolium) papatyagiller familyasına ait çiçekli bir bitkidir. Diş ağrısı, kas spazmları, kanamalı yaralar, kadın hastalıkları, rahim kistlerinin küçültülmesi tedavilerinde kullanılan şifalı bir bitkidir. Yaprakları dereotuna benzer, çiçekleri sarı ve beyaz renkli olabilir.
Aynısefa (calendula officinalis) papatyagiller familyasından tıbbi kullanımı kanıtlanmış bir bitkidir. Officinalis latince isminin de zaten tıpta kullanıldığını yukarıdaki bazı bitkilerden öğrendik. Çiçeği toplandıktan sonra biraz kurutulup maserasyon tekniği ile zeytinyağına konulur. Meteorolojik olayların tahminlerinde de sıklıkla yararlanılan bir bitkidir. Eğer aynısefa çiçeği, taç yapraklarını kapatmışsa o gün hava kapalı ve yağışlı olacak demektir. 
Ekinezya (echinacea purpurea) ağrı kesici, bağışıklık sistemi destekleyici etkisi bulunur. Kirpi otu da denir. Alttaki resimde kurumuş olarak tuttuğum sapındaki biçiminden ötürü bu şekilde adlandırılırmış. Kış aylarında soğuk algınlığına iyi geldiği için sıklıkla çayı tüketilir. Latince ismindeki purpurea mor renkli çiçekli olan ekinezyalara verilen isimdir. Kızılderililer tarafından da ağrı kesici, enfeksiyon giderici, vücut direnci güçlendirici şifalı bir bitki olarak kullanıldığı bilinmektedir. 
Çilek (fragaria) gülgiller familyasındandır. Diş etlerini besler. Bu yüzden özellikle çocuklar için olan diş macunlarında çilek kullanılır. Hasadı çok keyifli olduğundan sıklıkla çilek toplama şenlikleri düzenlenir. Safranbolu civarlarında Osmanlı çileği meşhurdur. Minik boyuttaki çilek meyvelerinin raf ömrü kısadır. Dolayısıyla reçel olarak da hazırlanır. 
Enginar (cynara scolymus) mineral bakımında zengin olan bu sebze, mor çiçekli papatyagiller familyasındadır. Gezi sırasında bitki yaprakları üzerinde uğur böceklerine de rastladık. İsmi ile müsemma olan bu böcek; bitki üzerindeki bit, pamukçuk gibi diğer zararlı haşeratları yemesi ile bitkiye oldukça faydalı bir iş yapıyor. 
Sedum bir sukulent cinsi olan ve dam koruğu da denen yer örütücü bir bitki. Çimen gibi fazla su istemediği ve daha dayanıklı olduğu için (üzerinde gezilmeyen alanlar için) sürdürülebilirlik kaygılarının ön planda olduğu günümüz koşullarında alternatif bir peyzaj bitkisi olarak düşünülebilir. Sarı, yeşil ve kırmızı gibi farklı renk çeşitleri de bulunmaktadır. 
Gladiçya (gleditsia triacantho) ağacı, boyu 25-30 m'lere uzanan yaprak döken ve çiçek açan bir ağaç türüdür. Tohumları yenilebilir, tıbbi amaçla kullanılan bir bitkidir. Yaprakları dikenli akasyayla ve tohum kılıfları da sıklıkla keçiboynuzu ile karıştırılmaktadır. 
Kurtbağrı (ligustrum) ağacı herdem yeşil, yaprak dökmeyen, salkım çiçekli, tıbbi değeri olan bir ağaç türüdür. Sıklıkla dayanıklı yapısı gereği peyzaj bitkisi olarak da tercih edilir. Çiçeği beyaz, salkım biçimindeki tohumları ise antrasit renktedir. 
Gezimizin sonlarına doğru Temmuz ayı civarlarında pembe ve beyaz renklerde çiçek açan oya ağacı, sarı topçukları ile mimoza ve şifalı defne ağacı gibi bilenen türlere de rastladık. Defne ağacının  mitolojik ve sembolik değerinin yanında meyvelerinden yağ, yapraklarından esansiyel özler çıkartılmaktadır. En son çiçek açan ağaçlardan dut ağacı (bir diğer adı da sabır ağacıymış), yeni yeni meyve vermeye başlayan erik ağacı ve dallarındaki çiçekleri ile kiraz ağaçları da meyvesi yenen türler olarak Gazhane peyzajında rastladığımız ağaçlardandı. 
Bunun yanında (ulu) meşe ağaçlarının ekildiği bir alan ile bahçe duvarları kenarlarına dikilmiş akuba ve parlak yapraklı kartopu isimli çalı boyutundaki bitkiler de bölücü peyzaj öğeleri olarak kullanılmıştı. 
Çimenlik alanlarda farklı yabani türlerle de karşılaştık. Çoğu, çimenlerin arasına karışmış kır çiçeklerinden oluşmaktaydı. Düğüngiller familyasından ranunculus (düğünçiçeği), ballıbaba, çayır papatyası (bellis perennis, koyungözü), yavşan otu (veronica, pelin otu) bunlardan bazılarıydı. Bu bitkilerin isimlerini de eğitmen değil; Kapadokya civarlarında agroturizm gezileri düzenlemekte olan, katılımcılardan Saniye Hanım paylaştı. Böylelikle gezinin sonuna da gelmiş olduk. Doğanın iyileştirici ve yenileyici gücünü, kültür-sanat etkinlikleri harmanıyla deneyimlemek de çok öğretici ve keyifliydi.
Müze Gazhane'nin bugünkü işlev dönüşümünde Gazhane Çevre Gönüllüleri'nin katkıları çok büyük. Kent içinde kalmış ve kar amaçlı bir işletmeye dönüştürülmesi muhtemel bu alanın, uzun yıllardır savunuculuğunu yapmış ve tekrar kamunun kullanımına geçmesini sağlamış olmaları ile çok değerli ve toplumsal bir amaca hizmet ettiler. Dayanışma ruhu ile istikrarlı hayallerinin peşinden gitmelerinden ötürü, bir Kadıköylü olarak teşekkürü borç bilirim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.