17.11.2017

Beyoğlu'nun en güzel(*) apartmanı | Bir Doğan Apartmanı İncelemesi


Alman Lisesi'nde okurken, okulun Boğaz'a bakan pencereleri tarafında yeşil panjurları, sarı cephesi ile bir zamanlar Pera'nın apartmanlaşma sürecini temsil eden U formlu, avlu bahçe kullanımlı, günümüz İstanbul'unda da hatrı sayılır seveni bulunan Doğan Apartmanı da manzarayı süsleyen muhteşem bir görsel öğeydi. Doğan Apartmanı'na olan ilgim, dolayısıyla 2000'li yılların başında saf bir estetik algısı ile şekillendi diyebilirim. O zamandan beri de kütüphaneler ya da internet üzerinden yapı ile ilgili bulabildiğim bilgileri arşivlerim; ancak geçenlerde, derlediğim bu bilgileri henüz blog'ta paylaşmadığımı fark ettim. Bilgileri, masaüstü dosyalarından ziyade, herkesin erişiminde olabilen bir platformda saklamayı tercih ettiğim için, bu yazı Doğan Apartmanı'nın küçük bir incelemesi ve emlak piyasası özelinde ortaya çıkarılan iç mimari değişkliklerin izlenebildiği bir derleme olarak da okunabilir. 

Bu yazıda; binanın yapılışı, inşa sürecinde kullanılan malzemeler, mimari plan çözümü, bina kullanıcıları ile ilgili detaylı bir incelemeden ziyade; henüz mimar oldmadığım lise öğrenciliği zamanlarından kalan hayranlık çerçevesinde, bina ile ilgili genel bilgiler ve Beyoğlu'nun geçirmekte olduğu soylulaştırma kapsamında özellikle Serdar-ı Ekrem Sokağı ve civarının popüler kültür parçası olması üzerine odaklanılmakta. 


Tarihi


Vaktiyle Yahudi mezarlığının bulunduğu arsanın bir bölümünde yer alan iki katlı, ahşap Mehmed Paşa Konağı ve Topçubaşı Mümin Ağa çeşmesi, Prusya adına 1865 yılında bir Osmanlı vatandaşının aracılığı ile satın alınır. Bugünkü Alman Konsolosluğu ise, konumunun elverişsizliği ileri sürülerek iptal edilen bu alan yerine; Ayaspaşa'daki yeni alana inşa edilir ve Alman ailelerin çoçuk yuvası olarak kullanılan Mehmed Paşa Konağı 1885 yılında tamamen terk edilir ve çok geçmeden de yıkılır.

Arsa, Prusya'nın Tarabya'daki yazlık konutunun inşaasını üstlenen İngiliz firması Constantinople Land and Building Company'ye devredirilir. 1892 yılında inşaasına başlanan, 6650 m2'lik bir alana oturan 49 daireli apartman 1894 yılında tamamlandığında apartmanın sahibi Ali Beyzade Nahid Bey olarak kayıtlara geçer. İnşası sonrası apartmanın bütün daireleri, içlerinde yabancı şirket ve toplulukların memurları, mühendisleri, işadamları ve tüccarları da bulunan çeşitli sınıf ve kademeden kişilere kiralanır.

Apartmanın, 1902 senesinde Belçikalı bir banker ailesi olan Helbig'ler tarafından satın alınmasıyla "Cite Yazıcı" (Yazıcı: bulunduğu sokağın eski adı) veya "Helbig Apartmanı" olarak anılmaya başlar. 1919 senesinde ise Helbig ailesinin varisleri tarafından icra dairesinin açık arttırmasıyla apartman Botton ailesine satılır ve ismi Botton Han olarak değişir. 1929 senesinde binanın ipotek ettirilmesinin ardından, ipoteği devralan Victoria Sigorta şirketi, binayı renove ettirdikten sonra 1942 senesinde Kazım Taşkent'e satar. Binaya, bu son satıştan sonra Kazım Taşkent'in bir kaza sonucu vefat eden oğlu Doğan'ın adı verilir. 1970'lerin başında Demir Toprak firması'na devredilen Doğan Apartmanı, bu tarihten sonra dairelere bölünerek tek tek yeni alıcılara satılır ve bugünkü son halini alır. 


Mimari


Renkli camlarla süslenmiş apartman giriş kapsısından 330 m2 genişliğindeki avluya çıkılır. Binanın sol kanadı, sağ kanadına göre daha uzundur. Avlu kotunun üzerinde 6 konut katı, en üst kat da hizmetliler için ayrılan oda katları yer almaktadır. Avlu kotu, istinat duvarı üzerinde yükselirken, kot farkından ötürü bazı bloklarda bir, bazılarında daha fazla bodrum yapılması zorunlu olmuştur. Avlunun sağ köşesinde bulunan A Blok'ta her katta üç, onun önündeki B Blok'ta ise tek daire bulunur. Avlunun sol köşesinde ise D Blok ve onun önündeki C Blok'ta ise her katta iki daire yer alır. Binada toplam 49 daire bulunur. Her bloğun girişi, bu avluya açılan kapılardan sağlanmaktadır.  

Bina Yeni Barok stilini de kapsayan eklektik bir yapı olarak inşa edilmiştir. Yatay alçı silmeler hem cephelerde; hem de kemerli sıra penceler etrafında görülür. Balkonlar, dökme demir korkuluklar ile çevrilidir. Yığma kagir tuğla duvarların kalınlıkları bodrumlarda bir metreye yaklaşırken, üst katlarda yarım metreyi geçen derinliğe ulaşır. Yapının mimarı bilinmemekle birlikte, apartman planındaki özensiz mimari çözümler ve sokağa bakan cephedeki dairelerin karmaşık iç mimari çözümlenişi, detaylı bir mimari tasarım konusunda şüpheler uyandırır. 

Binanın iç mimari planı, 1935 senesindeki renovasyon sırasında bir hayli değiştirilmiş, mutfaklar küçültülüp, daire içlerine banyolar ilave edilmiştir. Bugün birkaç milyon dolara satılan daireler, bina tarihinden ve bulunduğu dönemden bağımsız olarak farklı iç mimari tasarımlar ile değiştirilmiştir. Aşağıda mevcut yapının farklı stilli dairelerinin görselleri incelenebilir.

Yenilenmiş bir daire içi
Yenilenmiş bir daire içi
Yenilenmiş bir daire içi

Yenilenmiş bir daire içi
Eski bir daire içi
Eski bir daire içi

Günümüz


Galata ve çevresindeki atıl binalar ve içinde bulunduğu sokakların teker teker orta-üst grup dahilinde soylulaştırılması kapsamında, Doğan Apartmanı da yaşanan dönüşümden nasibini almış ve popülerleşen bir tarihi yapı olarak kent hafızasında yer edinmiştir. Beyoğlu'nun öncüleri kucaklayan rol-model semt kimliği, zamanla Cihangir ve Karaköy semtlerine, sonrasında Anadolu Yakası'ndaki Yeldeğirmeni ve Moda'ya kaymıştır. Günümüzde Beyoğlu, bölge içinde yapılan biçimsiz mimari projeler, kullanışsız kentsel tasarım çözümleri ile ziyaretçilerini iten bir hal almış; özellikle Arap turistlere hitap eden işletme sayılarının artmasıyla, yerli ziyaretçilerin daha az uğradığı bir alan haline gelmiştir. Ancak Beyoğlu, bugün geçirmekte olduğu gerileme dönemini, bölge için tasarlanmakta olan yeni sanatsal projeler ile tedavi etme sürecine girmiş ve hem konumu, hem de tarihi dolayısıyla zamanla hak ettiği değere yeniden kavuşacağı günü beklemektedir. 

Bina 100 yılı aşan tarihi dolayısıyla çok defa incelenmiş, filmlere, kitaplara konu olmuş, film sahnelerine ev sahipliği yapmıştır. 2007 senesinde İz Tv'nin hazırlamış olduğu aşağıdaki belgesel, içeriğindeki röportajlar ile bina hakkında daha detaylı ve kullanıcıları ile empati kurabileceğiniz  bilgilere de ulaşabilirsiniz. 

Dipnot: Başlıktaki (*) işareti ile Ahmet Ümit'in "Beyoğlu'nun En Güzel Abisi" kitabına gönderme yapıldığını ifade etmekteyim; zira güzellik zaman ve algı değişkenli bir olgu. Yoksa Beyoğlu; Mısır Apartmanı, Frej Apartmanı, restorasyon (!) öncesi Cercle D'orient ve Narmanlı Han gibi başka "güzel" mimari yapıları  da bünyesinde ağırlamakta.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.