7 Ekim günü Uplifers sitesinde yayınlanan Ballıkayalar Tabiat Parkı'na yapmış olduğumuz gezi yazısını buraya tıklayarak da okuyabilirsiniz. Yazının, G.K. Edit'li versiyonunu da aşağıda takip edebilirsiniz. Ballıkayalar'a henüz uğramadıysanız, arkadaşlarınızı da yanınıza alıp bir an evvel keşfe çıkmanızı öneririm. =)
20
Eylül Pazar günü, arkadaşlarla doğa yürüyüşü yapmaya karar verdik. Kocaeli
sınırları içinde bulunan ve İstanbul'a yakın olan farklı trekking rotaları arasından seçimimizi yaptık. Ballıkayalar
Tabiat Parkı, Kocaeli’nin Gebze ilçesine bağlı ve Tavşanlı Köyü
yakınlarındaki bir vadi. Birinci derece doğal sit alanı. Trekking-severler harici; dağçılık
ve kaya tırmanışı yapanların,
İstanbul’a olan yakınlığından ötürü de sıklıkla tercih ettiği bir kanyon.
“Rota
hesaplandı!” sesi eşliğinde sabah 8 gibi Suadiye’den yola çıktık. D-100 (E-5) karayolunu
takip ederek yaklaşık 50 dakika gibi bir sürede Gebze’nin Tavşanlı Köyü
sapağındaydık. Tabii ki bu süreyi, trafiksiz ve “bayram tatili başlangıçlı”
İstanbul yollarına borçlu olduğumuzu da hatırlatmak isterim.
Ballıkayalar Tabiat Parkı içinde,yeme-içme
için birkaç tesis ve otopark alanları bulunmakta. Otopark kullanımını piknik
yapmayı tercih edenler ve spor amaçlı gelenler olmak üzere ikiye ayırmışlar.
Kanyon içinden akan Ballıkayalar Deresi’nin
oluşturduğu gölet etrafında da çadır kurmak için küçük düzlükler bulunmakta.
En
son trekking yürüyüşümü Norveç’in Preikestolen
Kayası’na
çıkarken yaptığımız için, ister istemez ikisi arasında bir kıyaslamaya
gidiyorum. Preikestolen Kayası ve
İskandinavya maceralarımızı okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz. Norveç’teki
trekking sırasında, yürüyüş güzergahı üzerinde, kırmızı renkli T harfleri ile
işaretli kayaları takip ederek, 600 m yükseklikteki seyir kayasına
ulaşılabilmekte. Tabii ki her yer tertemiz ve doğal görünümünü koruyacak
şekilde bırakılmış.
Yüksekliği
100 m’lere çıkmakta olan Ballıkayalar
vadisinin uzunluğu 1,5 km; genişliği ise 40-80 m arasında değişmekte. Yürüyüş
rotasını bilen birini takip ederek, grup halinde yapılan trekking de çok
keyifli; ancak daha küçük gruplarla ve yeni keşfedilecek bir alanda, herhangi
biri ya da bir malzemeye ihtiyaç duymadan da rahatlıkla gezinebilmeniz için belirli
bir güzergâh bulamadık. Mevsimsel olarak birkaç farklı trekking rotası olduğunu
söylediler. Biz, öncelikle kaya tırmanışı yapılabilen dik tepelere varana kadar
bir hevesle patika yolları takip ederek çıktık, sonrasında da trekking’e devam
edebilmemiz için de aşağı doğru inip nehrin içinden yürüdük.
Kanyon içindeki
dere yatağından geçerken kaygan zeminler ve kaya geçişlerinde temkinli olmakta
fayda var. Yaz aylarına denk gelen yürüyüşlerde irili ufaklı şelalelerin aktığı
küçük gölcükler içinde de yüzme şansınız bulunmakta. Gölcüklerin sakinlerinden,
küçük kurbağalar ve yengeçlere de dikkat etmeyi ihmal etmeyin.
Kanyonun
orta kısımlarındaki geniş alanda, etraftaki kayalarda tırmanış yapanları seyretmek
için biraz dinlendiğimiz sırada, özellikle slackline
yapan biri dikkatimiz çekti. İki kaya arasına gerilmiş ip üzerinde, sadece bir
koruma halatı ile dengede durmaya çalışan gencin görüntüsü yukarıdaki görselde,
en sağdaki resimde görülebilir.
Slackline,
Avrupa’daki kamusal parklarda da sıklıkla rastlanılan elastik haldeki denge halatı.
Şehir içindeki versiyonlarında, genellikle yerden 30-35 cm yükseğe monte edilen
gergin bir perlon kayış üzerinde yapılan denge yürüyüşleri şeklinde
deneyimlenebilmekte. İlk ortaya çıkış hikayesinin 1980lerin başlarında, Amerika
Birleşik Devletleri’ndeki buzul kökenli bir vadi olan Kaliforniya Yosemite Ulusal Parkı’nın bir kamp bölgesindeki tırmanışçılara
kadar dayandığı söylenilmekte. Keyifli zaman geçirmek için ortaya çıkan
aktivite; zamanla, dağcıların kas yapılarına ve tırmanış sırasındaki dengelerine
olumlu etki ettiği kabul edilerek, slacklining
adı altında popüler bir etkinlik halini almış. Günümüzde slacklining
aktivitelerinin birçok türü bulunmakta; ancak bunları 4 ana başlıkta
genellemeyi daha doğru buldum:
Tricklining: Genellikle 5 cm kalınlığındaki
ip üzerinde atlama, zıplama, oyunsal hareketler olarak yapılan çeşit.
Slackline
Walking & Yoga:
Temel denge duruşları, bağdaş kurma, birkaç yoga pozu sergileyebileceğiniz çeşit.
Longlining: 30m’nin üzerindeki ip
uzunluklarında yapılan çeşit.
Highlining:
15 m’nin üzerindeki yüksekliklerde yapılan çeşit.
Bunlar
haricinde su üzerinde, rüzgar altında, şehir içinde, tunelining (bir enstrüman
çalarak yapılan), freestyle şeklinde uzayıp giden çeşitleri de mevcut.
Yeni
başlayan veya olaydan habersiz olanların ilk başta zorlanacağı; ancak doğru
taktikler ile inanılmaz keyifli bir hal alan slackline üzerinde dengede
durabilmek için internette Almanca ve İngilizce versiyonlarına rastlayabileceğiniz
görselin artık bir de Türkçesi var. Yandaki görselden inceleyebilirsiniz.
Slackline
üzerinde dengede durabilmek için temel olarak yapılabilecekler şu şekilde
sıralanabilir:
- Bu işte yeni olanlar, öncelikle daha kısa ip uzunlukları ile çalışabilirler. İki bağlantı noktası arasındaki mesafe ne kadar az olursa, ip o kadar stabil olacaktır.
- Çıplak ayak ile çalışmak, ip üzerinde dengeyi bulmanıza daha kolay yardımcı olacaktır. Bu şekilde kavrama noktalarını daha kolay hissedebilirsiniz.
- Ayak baş parmağı ve yanındaki parmak ile arka topuğun orta kısmını ipe tam basacak şekilde yerleştirin. Bir kere dengeyi sağladığınız zaman yavaşça yere inme ve diğer ayak için denemelere başlayabilirsiniz.
- Slackline üzerinde dengede durmaya istediğiniz noktadan başlayabilirsiniz; ancak orta noktadan başlamak daha güvenli olacaktır. Bu kısımda uygulanan baskı sonucunda ip, yere diğer uçlardakinden daha yakın olacağından, düşüş anında mesafe daha da kısalmış olacaktır. Ayrıca nereden başlarsanız başlayın, ilk denemelerde ip üzerinde yoğun bir titreme oluşacaktır. Bu kimilerini daha da hırslandırdığı gibi, kimilerini de pes etme mertebesine kadar sürükleyebilmekte; ancak denemeye devam etmenizi öneririm.
- İpe çıktıktan sonra sakin ve derin nefes alarak, dengede durmaya çalışın. Sakin olduğunuz takdirde ayağınız daha az sallanacaktır.
- Karşıda, sabit bir noktaya odaklanın. Yere bakmaktansa, kafanız dik durumda ileriye bakmak ipteki titreme hissini azaltacaktır.
- Kollar omuz hizasından iki yana açık, dizler bükülü, sırt dik şekilde pozisyon alın.
- Ağırlığınızı ipteki ayağınız üzerine verin. Tek ayağınız üzerinde yükselerek, dengenizi kollar ve ipin dışındaki ayağınızı da kullanarak bulmaya çalışın.
- İp üzerindeki ayağınızı bükerek dengenizi daha çabuk sağlayabilirsiniz.
- Bu işlemleri uygulayarak en az 15 saniye dengede kalmaya çalışın.
- Hazır olduğunuzu hissettiğinizde diğer ayağınız için de aynı prosedürleri takip edin. Sonuç olarak ip üzerinde yavaşça hareket etmeye başladığınızı göreceksiniz...