9 Eylül günü Uplifers sitesinde yayınlanan üçüncü yazımın fikri, Bozcaada'ya teknemiz Atlas ile yaptığımız bir gezi sonrası şekillendi. Çok sevgili arkadaşlarım ve kuzenim ile Pendik'teki MarinTurk'ten akşam üzeri yola çıktık. iPad'lerdeki navigasyon programlarının da yardımı ile hem yelken; hem motor önce Marmara Adası, sonra da Çanakkale Boğazı üzerinden yaklaşık 22 saat süren yolculuk ile Bozcaada'ya ulaştık.
Üzüm bağcılığı, kaliteli şarap imalatı ve Marmara Bölgesi'nde ziyaret edebileceğiniz bağ rotalarına ait bilgileri derlediğim yazının Uplifers sitesindeki yayınına buraya tıklayarak da ulaşabilirsiniz.
Dünyanın
en kaliteli şaraplarının bitki örtüsü açısından zengin olmayan topraklarda
üretilmekte olduğunu fark etmişsinizdir. Geçtiğimiz haftalarda arkadaşlar ile
Bozcaada’ya yaptığımız seyahat sırasında yeniden bu konuyu masaya yatırdık ve dolayısıyla
etraflıca bir araştırma yapma gereği duydum. Bozcaada da, Ege Denizi içindeki komşu Yunan Adaları’ndaki topraklar gibi çok da verimli olmamakla beraber, bağcılık ve şarap imalatı konusunda başı çeken bölgelerden.
Bu yayında, şarap imalatı için yetiştirilen üzümlerin, toprak kalitesi ile olan ilişkisi ve iyi bir şarap için asgari düzeyde bilinmesi gerekenler üzerinde durmayı tercih ettim.
Üzüm bağcılığının tarihi, bundan seneler öncesine, din ve mezheplerin medeniyetin merkezi kabul edildiği zamanlara kadar uzanmaktadır. Şarap, özellikle dinsel amaçlarla kullanılan ucuz, kalori değeri yüksek ve vücudu sıcak tutmaya yarayan bir içecek olarak kabul görmekteymiş. Özellikle Roma İmparatorluğu, şarap kültürünün gelişmesinde ciddi bir rol üstlenmiş. Şarap, önemli bir güncelik içecek olmuş ve şarapçılık hassasiyet gerektiren bir iş kolu haline gelmiş. Hatta şarap imalatı o kadar yayılmış ki; zamanın imparatoru Domitian kanunlar çıkartmış ve İtalya'daki yeni üzüm bağlarının açılmasını durdurmuş ve bazı mevcut bağlardaki asmaların sökülmesini emretmiş. Böylece gerekli; ancak kar değeri düşük şarapların, kalitesi yükseltilmiş. Bu önlemler sonrası birçok bölge, farklı şarap türleri ile ün salmış.
Sosyolojik
bir zeminde konuyu özetlemek gerekirse; eski zamanlarda halk arasında zengin –
fakir ayrımı çok daha derin sınırlar ile ayrılmaktaymış. Zengin kesim, su
kenarlarına yakın ve verimli toprakların sahipleri iken; daha fakir olanlar
kireçli, verimsiz ve kuru topraklarda geçimini sağlamak durumundaymış.
Dolayısıyla, verimli ve bereketli toprakları alan zengin kesimin aksine, şarap
imalatçıları da verimsiz topraklarda üzümlerini yetiştirmek zorunda kalmışlar.
Gelelim
bu noktadan sonra, üzüm salkımlarının nasıl olup da verimsiz ve kuru topraklarda,
bu kadar kaliteli şaraplar imal ettirebilecek duruma gelebildiklerine...
Verimli
ve sulak topraklarda üretilmiş üzümlerin yaprakları da köklerden çekilen su
miktarına oranla büyük ve geniş olacaktır. Aynı şekilde toprak ve sulak zemin
verimliliği ile üzüm salkımının meyvesi de sulu ve şeker oranı az olacak
şekilde büyüyecektir. Üzümler iri ve canlı gözükmesine rağmen tatları sulu ve
yavan gelecektir. Bazı şarapları içtiğinizde içine su katıldığını düşündüğünüz
zamanlar olmuştur. Şarabın sulu hissi vermesinin nedeni - arka mutfakta bir
aksiyon alınmadığı müddetçe - üzümlerin fazlaca sulak bir arazide yetişmesinden
kaynaklı olma ihtimalidir.
Kuru zeminde
yetişen asma; yaprak ve gövde yerine; kök ve meyvelerini geliştirmeye
odaklanır. Aşırı fakir, hatta kurak toprak da bu bağlamda bağcılık için ideal
değildir. Yani asma;kökleri ile olabildiğince derine inerek besin ve suyu, üzüm
salkımlarına doğru yönlendirir. Fotosentez yolu ile üretilen glukoz ve fruktoz
ile de üzümler daha tatlı ve aromalı hale gelerek, daha kaliteli şaraplar imal
edilmesine yardımcı olurlar.
Kontrollü
kuru toprakta yetişen üzüm salkımlarının taneleri, sulak arazide yetişen
üzümlere oranla çok daha tatlı ve hoş kokulu olmaktadır. Bunun nedeni de
basitçe “hayatta kalma içgüdüsü”dür.
Kokulu ve tatlı meyveler, kuru toprakta yetişen asmanın, kendini bir an evvel
oradan uzaklaştırmak için döllenme yolu ile ona yardımcı olacak kuş, böcek gibi
hayvanlara kendini daha çekici göstermek üzere geliştirdiği bir yöntemdir.
Tabii ki sadece toprak içeriği; bağcılık ve kaliteli şarap imal etmek için yeterli
bir koşul değildir; fakat yine
de önemli olduğu kuşku götürmez bir gerçektir. Şarabın kalitesi; üzümün cinsi,
iklim, yükseklik, rüzgar, bağ bozumu, fermantasyon, depolama, yıllandırma
şartları gibi birçok farklı koşuldan etkilenmektedir.
İyi bir şarap nasıl olmalı?
Şarap; cins ve tipine göre en uygun renkte, berrak ve parlak görünümlü olmalıdır. Kırmızı şarap 17-20 derece sıcaklığında
içildiği için soğuk tüketilme gibi bir durumu olmadığından, beyaz şaraba göre
daha geniş bardaklarda içilir. Beyaz şarap
ise, 7-10 derece arasındaki sıcaklıklarda muhafaza edilecek şekilde
sunulmalıdır. Genç roze şaraplar ise canlı,
açık pembe renkte; olgun roze şaraplar ise turuncumsu pembe renktedir ve 9-14
derece arasındaki sıcaklıklarda tüketilmesi önerilmektedir.
Trakya Bağ Rotası
Toprak ile temas etmek, yeni
tatlar keşfetmek, imalatçılarla tanışmak ve şehirden uzak güzel bir gün
geçirmek isteyenler, yıl içinde çeşitli lokasyonlarda bağ bozumu ve şarap tadımı
turlarına katılarak farklı deneyimler yaşayabilirler. Bunun için ideal
zamanları da hemen not düşelim: Bağ bozumu turlarına, Kuzey Yarımküre için
Ağustos ve Ekim; Güney Yarımküre için de Şubat ve Nisan ayları arasında katılınması
önerilmektedir.
Kaynaklar
Makale – Bad Soil, Good Grapes
Web Sayfası – Trakya Bağ Rotası